Kabağın Sahibi Var

 0  21
Kabağın Sahibi Var

Bir zamanlar bir derviş, nefis terbiyesinin çeşitli aşamalarından geçtikten sonra, mensubu olduğu tarikatın ileri geleni tarafından bir berbere gönderilir. Dervişin saçını kökünden kestirmesi, sakal ve bıyığını ise olabildiğince kısaltması istenmiştir. Hiç tereddüt etmeden berber koltuğuna oturan derviş:

"Başla usturayı, berber efendi!" der.

Berber, dervişin saçlarını kazımaya başlar. Derviş de aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ tarafı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa geçecek iken, yiğit mi yiğit, sert mi sert bir kabadayı içeri girer. Dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına kuvvetli bir tokat atarak:

"Kalk bakalım kabak, kalk da traşımız olsun!" diye gürler.

Dervişliğin gereği... Sövene sessiz, vurana elsiz gerek. Ses çıkarmaz, biraz umutsuz, biraz teslim olmuş şekilde yavaşça kalkar yerinden.

Berber ise hem bu gariban müşterisine karşı mahcubiyet duymakta hem de kabadayının küstahlığından korkmaktadır. Sesini çıkaramaz.

Kabadayı koltuğa oturur, berber traşa başlar. Ancak küstah kabadayı, traş esnasında da durmaz; sürekli dervişle dalga geçer, alay eder:

"Kabak sağa, kabak sola!"

Sonunda tıraş biter ve kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkmış bir at arabası, yokuştan aşağı hızla kabadayının üzerine doğru gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. İki atın arasındaki denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir, kabadayının karnına saplanır. Göz açıp kapayana kadar kabadayı yere yığılır. Ölmüştür. Herkes aniden olup biten bu olay karşısında hayret içindedir. Berber de şok olmuştur; bir yandan manzaraya, bir yandan dervişe bakar ve istemsizce sorar:

"Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?"

Derviş mahzun ve düşünceli bir şekilde cevap verir:

"Vallahi ona kırılmadım. Hakkımı da helal etmiştim. Ama işte böyle... Kabağın bir sahibi var ve o gücenmiş olsa gerek."

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow